OTOBAN 1

Kamyon, tır, minibüs, çekici...
Mercedesler, Fiatlar, Hyundailer...
Acelesi olanlar,umursamazlar, fırlamalar...
Biraz fuar, biraz panayır, biraz pist otoban...

11 gibi saat. Kış güneşi bulduğu her şeyle sevişiyor. Etraf hayli şen. Sağda solda, yamaçlarda tepelerde karlar var. Hallerinden erirken bile memnunlar. 
Dilovasının bacaları her işe sokulan burunlar gibi. Her şeye bu kadar karıştıklarından, her Donkişot önce Dilovası’na saldırıyor korunaklı dizi setlerinden.

Sağda deniz, çimento fabrikasından hemen önce. Deniz ay fabrika yanardağ gibi. Biri nefes kesiyor biri yol gösteriyor. Biri kovuyor, biri davet ediyor.

Körfez’in yamaçları ev dolu. Tünelden geçerken örtünüyorlar. Anadolu’dan gelmiş, sığınmış, tutunmuşlar yamaca. Önlerinde deniz her birinin ama ulaşılamaz mesafede ve ayakları fabrika yollarına yakın yaşıyorlar.

Gemiler yüklü yüklü. Kamyonlar yüklü.  Yalancı sancıları var. Vakti gelince doğuracaklar. Levhaların altından, direklerin yanından, bariyerlerin önünden akıyor hayat. Asfaltın içinde solumak zorundayız. Çok dert değil. Herkes bizim gibi.

Tütünçiftlik. Kim bilir ne hikayesi vardır tütüne dair. Anlatsa destan olur herhalde. Tütünden ayrılanlar hep öyledir çünkü. Sağda kaybolmuş bile bir nefes sigara dumanı gibi.

TEM 76 dinlenme tesisi. Daha uzun kalacaklar yolun karşısında çok katlı binalardalar. Eskiden bu tesise mecali kalmayanlar dışında pek uğrayan olmazdı. Biraz makyaj yaptılar talipleri çok arttı. Makyajı dökülünceye kadar bu ilgi devam edecektir. Her makyaj dökülür, her yeni eskir. Yaşayacaksa yaşadıkça yenilenmeye devam edecek. Başka yolu yok.

Yamaçlardaki kar gittikçe daha kesifleşiyor. Gülmüyor da adeta güneşe meydan okuyorlar. Soğuk yayıyorlar. Her doğanın öldüğüne şahit olmuş güneş, incitmeden eritiyor onları.
Göreceği gün olanlar için barajlar dolduruyor.

Pegeout logosu mağara duvarlarından almış ilhamını. Yarı arslan yarı insan. Sol şeritte bundan ısrarcı herhalde. Kaç yazar ısrarın?! Senden sonra ve senden güçlü neler var neler? Çekil kenara. Ha şöyle.

İzmit’i aşmaya durunca; solda fabrikalar dirense de sağda evler Anadolu’dan konuşmaya başlarlar. Anadolu candır. Gitmesek de gelmesek de olandır... Sanırım ona sevdamızın çoğu laftandır.

Sapanca dolaylarında yol düze, sağ yamaca kesiyor. Yamaca sığınmış ne çok ev var öyle! Herhalde zirve herkese kollarını açmış. Mevlana gibi çağırmış.

Yol boyu sağda solda bitiyor. Evlerin arasında şehadet parmakları gibi minareler. Çoğundan diyanetin haberi sonradan olmuştur. Zannımca diyanet şehadet parmaklarını hizaya sokmak için vardır.

Yol düz olunca şoförler gaza geliyor. Virajların arasında kaybolan cesaret gaz pedalları üzerine çöküyor. Elbet haddini bilen burda da biliyor. Ama 220, 240 hız sıradanlaşıyor.

Karşımıza çıkan yamaç senin adın ne? Göl kadar sakin, göle nazırsın. Şiir gibi şehirler şiirin bir şubesidir derler, sen de öylesin. Evlerinin penceresinde vakti bekleyen herkese selam olsun. 

O da nereden çıktı? Elektrik telleri örümcek ağları gibi ürkütücü. Ürktüm. Bundan sonrası şimdilik kalsın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MELEKLERİN İNTİKAMI

Irishman Çok Uzuuuuuuuuun!

OSMANLICA SARIŞIN ÇEKİK GÖZLÜLERİN İŞİ