MESELE DARBE DEĞİL
Darbe iktidarı ele geçirmenin gayri meşru bir yöntemidir.
Fahişelik mi darbecilik mi daha eski meslektir
bilmiyorum ama darbenin olmadığı bir insanlık macerası yazmak mümkün değildir.
Millet olarak darbe ile ilk kez
karşılaşmıyoruz.
17-25 Aralık’tan sonra şahit olduklarımız bir
darbe atlattığımızı gösteriyor.
Darbe
iktidarı meşru araçlarla ele geçirme hakkı, cesareti olmayanların başvurduğu
bir yöntemdir.
17-25 Aralık darbe girişimin örgütleyenin de
böyle bir hakkı yoktu.
İktidarı meşru yollardan ele geçirme
ihtimalleri olduğu halde buna tevessül edecek cesaretleri yoktu.
Darbe
sinsidir ve gizli örgütlenir.
17-25 Aralık darbe girişimini örgütleyenler de
devletin bütün kademelerine sinsice yerleşti ve kimseye hissettirmeden
örgütlendi.
Öyle ki darbe deşifre olduğu halde
temizlenemediler. Herhangi biri yakalandığında yaptığı şey külliyen inkar.
Başka ne yapabilir ki?!
Her
darbenin geniş kitleleri ikna etmek için kullandığı doğruluğu tartışma götürmez
gerekçeler vardır.
17-25 Aralık darbe girişimini yapanlar hırsızlık,
yolsuzluk, usulsüzlük, fuhuş, muta gibi geniş kitleleri etkileyecek gerekçelere
sığındılar. Tıpkı Kenan Evren’in “Kardeş Kavgası”na sığınması gibi.
Her
darbe girişiminin, girişimciler dışında iç ve dış destekçileri bulunur.
17-25 Aralık Darbe girişimini yapanların iktidarla
amansız kavgası olan iç muhalifler ve iktidarın dış politikasını değiştirmek,
yön vermek isteyen dış destekçileri vardı.
Sesleri az da çıksa halen var. Çıkmamış candan
ümit kesilmez havasındalar.
Zafere
ulaşmış darbenin şakşakçısı çok olur.
17-25 Aralık darbe girişimi hedefine ulaşmış
olsaydı, hayallerimizi zorlayacak büyüklükte bir şakşakçı sayısına sahip
olduğunu görecektik. Hatta hali hazırda iktidar saflarında farkedilmek için bas
bas bağıran birçok insanın onların yanında saf tuttuğuna şahit olacaktık.
Darbenin
taraftarlarına vaadi vardır.
17-25 Aralık darbe girişimini yapanlar MİT
müsteşarlığından, Medya Yönetimine, İş Dünyası Liderliğinden Başbakanlığa kadar
her alanda çevrelerindeki herkese vaadlerde bulundular. Hayal kırıklığına
uğrayanlar halen saldırıyorlar.
Deşifre
olan darbeciler etkisiz hale getirilir.
17-25 Aralık darbe girişimini yaparken suç
üstü yapılan darbeciler çeşitli yöntemlerle etkisiz hale getirilmeye başlandı.
Kendilerini yerden yere vursalar da, ekonomik özgürlükten, medya özgürlüğünden,
insan haklarından bahsetseler de hesapları görülecek.
Eşyanın tabiatı aksine müsaade etmez... Su
akacak yatağını bulacak.
Her neyse... Keşke tek mesele sadece darbe
olsaydı.
Bu arkadaşlar yıllarca “Biz muhabbet
fedaisiyiz husumete vaktimiz yok” dediler.
Şu an adları geçtiğinde akla sadece husumet
geliyor.
Bunlar “muhabbet”e ihanet ettiler.
Bu arkadaşların referans olduğu insanlar “alnı
secdeli” adamlar diye pozitif ayrımcılıkla ödüllendirildiler.
Şu an “alnı secdeli” ifadesi geçtiğinde herkes
biraz daha şüpheyle bakıyor.
“Secde”ye ve “Alnı Secdeliler”e ihanet
ettiler.
Bu arkadaşlar yıllarca insanlığın kurtuluşu
için dua ettiler, ağladılar, yakardılar.
Maksatlarına vasıl olamayınca ellerini havaya
kaldırıp, insanların helak olması için beddua ettiler.
17-25 Aralık’a kadar “din adamı” deyince akla
dua gelirken, artık akla “beddua” da geliyor.
“Dua” ya ihanet ettiler.
Bu arkadaşların kurdukları okullara, darbe
yapmak istedikleri zevat dahil herkes çocuklarını güvenle emanet etti.
Bu emanetleri Hasan Sabbah’ın fedaileri gibi
bendelere çevirdiler.
“güven”e, “emanet”e ihanet ettiler.
Risale-i Nur talebeleri ve Bediüzzaman’ın bir
mesleği var.
Siyasete bulaşmayan, tek bir insanın
kurtuluşunu dünyevi bütün meselelerden üstün tutan...
Bu arkadaşlar Risale-i Nur ve Bediüzzaman’ı
kendilerine siper edip iktidar peşinde koştular.
“Risale-i Nur”a ve “Bediüzzaman”a ihanet
ettiler.
“İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak
için” diyor ya Akif...
Bu arkadaşlar bu kördüğümü daha derinleştirdiler.
Kur’an ve Cevşen’i gayri meşru iktidar
arayışlarında meydanlarda kullanılan araçlara dönüştürdüler.
“Kutsal”a ihanet ettiler.
Çocuklar gibi kurumlar da, eğitim gibi pekçok
iş te bu arkadaşlara itimat edilerek emanet edildi.
Bu arkadaşlar çalışma ortamlarını, otel odalarını,
insanların mahremini dinlemeyi, ayıp arayıcılığı meslek edindiler tecessüs
şebekesi kurdular.
“İtimat”a ihanet ettiler.
Ya "Cemaat" ya "Hizmet" kavramları?!
....
Darbenin hesabı bir şekilde görülür.
Ya diğer mevzular?...
Yorumlar
Yorum Gönder