SON GÖZALTILAR ASSANGE, SNOWDEN... FUAT AVNİ ve HAŞHAŞİLER
Julian Assange.
Avustralyalı. 43 yaşında.
Demokratik! Dünya Sistemi’nin belası.
Smokin giyen canavarların binlerce marifetini
deşifre etti.
Guantonamo’daki hümanist! muamelenin
kurallarını,
Kenya’daki adil yargılama! kurbanlarını,
IŞİD’in bugün kopyasını çıkardığı Amerika’nın
IRAK Savaşı’ndaki kibar cinayetlerini ondan öğrendik.
Tarihin gördüğü en önemli gazetecilerden biri
olarak en son İngiltere’nin Ekvator Büyükelçiliğine sığınmıştı.
İngiltere, sığınmacıyı almak adına Ekvator’u
tehdit ediyordu.
Assange’in paylaştığı bilgiler “di”li geçmiş
ya da “genel” zamanlıydı.
Herhangi bir çıkar grubuna doğrudan hizmet
etmiyordu.
Devletle işi olmayan sivil bir inisiyatifti.
Bütün macerası hem kamuoyuna açık hem takip
edilebilir...
....
Edward Snowden.
Amerikalı. 30 yaşında.
Amerikan Gizli Servisi ve Ulusal Güvenlik
Dairesi’nde çalıştı.
Genelde Batı’nın özelde Amerika’nın; iletişim,
basın, birey özgürlüğü!...
değerler üzerine ne kadar titrediğini, ne çok
önem verdiğini deşifre etti.
Başına birşey gelmesin diye! Merkel’i bile
dinleyecek kadar duyarlı olduklarını gösterdi.
Amerika’nın hışmından epey kaçtıktan sonra
Rusya’nın kullarına sığındı.
Var oldukça ABD-Rusya pazarlıklarında bir
madde olacak.
Paylaştığı bilgiler “di”li geçmiş zaman ya da
genel zamanlıydı.
Özel alan, batı devlet ahlakı, özel hayatın
gizliliği vs... insanlığı ilgilendiren konularda farkındalık oluşturdu.
Devletin gücünü ele geçirme gibi bir kastı
yoktu.
Bütün macerası kamuoyuna açık takip
edilebilir.
....
Fuat AVNİ.
Soyu belli değil.
Nereli olduğunu, nerede yaşadığını bilmiyoruz.
Yaşı belli değil.
Nerede çalıştığı bilinmiyor.
Belge açıklamıyor, bilgi açıklıyor.
Açıkladığı bilgiler kamusal bir menfaate
hizmet etmiyor.
Bir çıkar grubu olan Cemaate yönelik kuş uçsa,
balık kanat çırpsa, bukelamun tıslasa bilgisi oluyor, bilgi veriyor.
Paylaştığı bilgiler “şimdiki” ya da “gelecek”
zamanlı.
Kimi Fetullah Hoca diyor.
Kimi işi Mossad’a bağlıyor.
Kurduğu sistem tıkır tıkır çalışıyor.
Kamuoyuna
servis etmediği bilgiler ya da belgelerin ne olduğunu kime servis ettiğini
kimse bilmiyor.
“Paralel Devlet”in delili zatı alisi.
....
Haşiye, Tahşiye, Ekrem, Hüseyin, Salih,
Hidayet, Muhterem bilmem.
Paralel için çok kameti kıymetleri olduğunu da
sanmıyorum.
Pensilvanyalı Hoca’nın Gülerce ile ilgili ses
kaydında “Umarsızlık”, “Takmazlık” vardı ya...
Göz altındakileri umursadığına, takmadığına
bahse girerim.
Ölseler takmaz.
Muhabbet Fedaisi değiller mi?..
Fedai dediğin gerektiğinde ölmesini de
bilecek.
Demem o ki Ekrem’in başını çektiği grup sadece
şov ekibi.
Gazetecilik oynuyorlar, poliscilik oynuyorlar,
demokratlık oynuyorlar, adalet havarisi oynuyorlar...
Ne rol verilse oynuyorlar işte....
....
Geçen hafta Fuat Avni’nin açıklamalarıyla
dalga geçmiştim.
“Cin Akıl” falan demiştim.
Gelişmeler
gösterdi ki çalışan devlet aklıymış; Paralel Devlet Aklı.
Paralel Devlet’in gerçekliği, gücü,
yapabilecekleri konusunda, geçen haftadan daha fazla endişeliyim.
Fuat Avni, Fuat Avniler deşifre olup gereği
yapılmadıkça içim rahat etmeyecek.
Bu kadar önemli mi?
Bence önemli.
Burası Asya. Bu topraklarda casusluğun,
paralel devletin piri Haşhaşilerdir.
Bu ne demek?
Haşhaşilerle ilgili bir rivayet var.
Ezel Dizisi’nde Ramiz dayı karakteri de anlatmıştı.
Birçok yerde de yazıldı.
Hatırlatayım:
“Hasan
Sabbah yalçın bir dağın tepesindeki bir adam.
Kartal
yuvası bir kalede otururmuş.
Alamut
kalesinde.
Krallıkları
deviren adalet dağıtan, dehşet saçan bir adam.
O
zamanın Selçuklu Sultanı Selahattin bu Hasan Sabbah'ın peşine kelle avcılarını
göndermiş.
Hasan
Sabbah'ın kellesini istemiş.
Gel
zaman git zaman Hasan Sabbah'ın elçisi Sultana gitmiş saraya.
Elçi
gelmiş, Demiş ki,
"Sultana bir lafımız olacak." Sultan, "Buyur söyle" demiş.
"Sultana bir lafımız olacak." Sultan, "Buyur söyle" demiş.
Elçi
bakmış şöyle bir, demiş ki, bu kalabalıkta olmaz."
Sultan
kalabalığı göndermiş.
Elçi
demiş ki, "bu korumalar da gitsin lafım sana" demiş.
Sultan iyice merak etmiş korumaları da göndermiş.
Sultan iyice merak etmiş korumaları da göndermiş.
O
zaman elçi sultanın yanındaki iki kölemen korumaya bakmış.
Demiş
ki, "Onları da gönder."
Sultan
demiş ki;
"Onları
göndermem, onlar benim oğullarım, en çok onlara güvenirim.
Biz
üçümüz bir kişiyiz" demiş.
"Hadi
söyle yahut ta git."
O
zaman elçi o iki kölemen korumaya dönmüş demiş ki; "size kılıçlarınızı
çekin ve hükümdara kıyın desem ne yaparsınız?"
İki
adam tereddüt bile etmemiş, "Emrin olur" demişler.
Bunun
üzerine elçi arkasına bile bakmadan çekip gitmiş.
Ertesi
gün Sultan Selahattin, Hasan Sabbah'ın peşine gönderdiği kelle avcılarını geri çağırmış. “
Neden sultanı öldürmezler?
Sultanı öldürmek için emir almamışlardır.
Bu bir paranoya mıdır?
Olabilir.
Hz. Hamza gibi bir kahraman Çağrı’da
duymuşsunuzdur şöyle diyordu:
“Gözümün gördüğü hiç bir şeyden korkmam”
Biz Fuat Avni başta bunların gerçek fedailerini,
gerçek fiillerini maalesef halen görmüyoruz, göremiyoruz.
Fuat Avni’yi deşifre edin, cezasını kesin.
Bu adımı atlayan bütün cezalandırmalar boş.
Burası Asya, bu adamlar Haşhaşi.
Yorumlar
Yorum Gönder